20 Ağustos 2007 Pazartesi

Melanomanın nüks etmesinde yeni bir bulgu

Pittsburgh Kanser Enstitüsü Üniversitesi (UPCI) araştırmacılarına göre melanomanın nüks etmesi (yani tekrar ortaya çıkması) hastalardaki S-100 isimli bir proteinin yüksek seviyelerde olması ile ilgili olabilirmiş. Araştırmacılar bulgularını Chicago'da yapılan ASCO 2007 toplantısında sunmuşlar.

Yüksek doz interferonla tedavi edilen ve ortalama 8 yıllık melanoma geçmişi olan 103 hasta üzerinde yapılan klinik çalışmada, 64 hastada, ortalama 30 haftada melanoma nüks etmiş. Hastalardan alınan serum örnekleri incelendiğinde, nüks edenlerde S-100 seviyeleri yüksek çıkmış.

Peki, bu sonuç ne anlama geliyor? S-100 melanoma tedavisinde yeni bir anahtar olabilir deniyor. En azından hasta melanoma gelişmesinin önceden bir erken uyarıcısı olabileceği belirtiliyor.

17 Ağustos 2007 Cuma

Günes ışınları kansere yakalanma riskini arttırıyor

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Özgöztaşı, yoğun bir şekilde güneş ışığına maruz kalmanın, en tehlikeli cilt kanserlerinden melanomaya neden olabildiğini söyledi.
Prof. Dr. Özgöztaşı, ev ve iş yaşamında güneşten mahrum kalanların, yaz tatilinde uzun süre güneş ışınına maruz kalmaktan kaçınmaları gerektiğini belirtti.

Uzun süre güneş ışınına maruz kalmanın, bir cilt kanseri türü olan melanomanın nedenleri arasında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özgöztaşı, şöyle konuştu:

''Diğer birçok nedenin yanı sıra yoğun bir şekilde güneş ışınına maruz kalmak en tehlikeli cilt kanserlerinden melanomaya neden olabiliyor. Melanoma ciltte başlayan bir kanser tipi ve yayılıp ilerlemişse ölüme neden olabiliyor. Melanoma güneş görmeyen bölgeler de dahil olmak üzere cildin herhangi bir yerinde kendini gösterebilir. Bununla birlikte erkeklerde sırtta, kadınlarda ise bacaklarda daha yaygın görülür. Hastalık genellikle cilt yüzeyinde başlar ve cildin derinliklerine doğru büyür.''

Prof. Dr. Özgöztaşı, herkesin melanoma olabileceğini, ancak açık tenli, güneşe duyarlı, çok sayıda beni olan, akrabalarında melanoma bulunan kişilerin bu kanser türü konusunda daha fazla risk altında bulunduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Özgöztaşı, melanomadan korunmak için özellikle 10.00- 16.00 saatleri arasında güneş ışınlarından sakınmak, güneş koruyucuları kullanmak gerektiğini kaydetti.

Benler tehlikesizdir deyip geçmeyin

Vücudumuzdaki her kahverengi kabarıklık 'ben' değildir. Derinin rengini veren melanin maddesini yapan hücrelerden oluşanlar 'ben' olarak adlandırılıyor. Benlerin nasıl oluştuğu bilinmiyor, bir kısmı doğumsal olabiliyor. Sonradan ortaya çıkanlarda özellikle genetik yapıya ek olarak ultraviyolenin, yani güneşin etkisi çok büyük oluyor.



Vücuttaki tüm benler tehlikeli değil ve tehlikeli olanları iyi bir gözlemcinin fark etmemesi de mümkün değil. Sürekli tahrişe uğrayan bölgelerdeki benlere özellikle dikkat etmek gerekiyor. Bunlar kemer ve sütyen hizasına rast gelen, ayak tabanı ile avuç içinde ve cinsel bölgelerde bulunan benlerdir.




Benler;
1- Kozmetik nedenlerle
2- Giysi ve takılarla sürekli tahriş oluyorlarsa
3- Malin melanoma dönüşme ihtimalleri varsa cerrahi olarak çıkarılırlar.
Tedavi için ilk olarak ne tür bir benin söz konusu olduğu tespit edilmeli. Bazı deri lezyonları ilaçla tedavi edilirken, benlerin çoğu ancak kesilerek çıkarılıyor. Bunun için de mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmak gerekiyor. Çıkarma işlemi için ise benin çevresine iğneyle lokal anestezi yapılıyor ve işlem gerçekleştiriliyor.


Genelde benler çıkarılınca kanser olunduğuna inanılır, oysa benin tamamının vücuttan atılmasının bir zararı bulunmuyor. Ama ben, vücut üzerinde dururken kesilir, koparılır ya da takılıp düşme gibi nedenlerden dolayı koparsa, bu tehlikelidir.

Güneşin benlere etkisi
Benlerin güneşi gördükçe hem sayıları artar hem de yapıları bozulup dejenere olabilirler. Özellikle ani ve yüksek dozdaki güneş çok önemli. Özellikle yanık yapacak boyutta kızarma, soyulma gibi durumlar, deri kanserine dönüşme riskini artırır.



Ne tip benler bulunuyor?


Konjenital benler: Doğumda veya yaşamın ilk birkaç haftasında oluşurlar. Küçük (1,5 cm), orta (1,5 - 20 cm) veya büyük (20 cm) olabilirler. Büyük konjenital benler üzerinde yaşam boyu melanom gelişme riski yüksek olduğundan, plastik cerrahi girişimler ile çıkartılmaları gerekir.

Displastik benler (clark nevüs): Çoğunlukla ergenlik çağında oluşur, ailesel olabilirler. Tek veya çok sayıda, düzensiz, keskin olmayan sınırlı, kahverengi, siyah veya kırmızı lekeler şeklindedirler. Klinik olarak erken evre melanomdan veya gelişme evresindeki olağan edinsel benden ayırmak oldukça güçtür.

Olağan edinsel benler: Çocukluk çağından erişkin çağa kadar herhangi bir yaşta oluşur, belli bir gelişim süreci izledikten sonra dururlar. Bazıları da yaşlılık çağında kaybolur.

Malin melanom nedir?


Derinin rengini veren pigmenti oluşturan melanosit denilen hücrelerin yapısının bozulup, kontrolsüz olarak aşırı çoğalması ile oluşan deri kanseri tipidir. Malin melanom, dünyada görülme sıklığı en hızlı artan kanser türüdür. Nedeni kalıtımsal mekanizmalar, kimyasal etkenler ve yaşam biçimi değişiklikleri gibi çeşitli sebepler olsa da, en önemli nedeni yoğun ultraviyole ışınına maruz kalınması. Tedavideki gelişmeler gittikçe artsa da, savaşabilmek için en önemli silah; korunmak ve erken tanı.


Malin melanom önce deri yüzeyinde büyür, sonra derinin derin tabakalarına geçer. Tümör derinliği 1,5 mm'i geçmişse (kan ve lenf damarlarının bulunduğu deri tabakasına ulaşmışsa) %40 olasılıkla vücut içinde yayılmıştır. Erken tanı konulmuş malin melanomda iyileşme oranı %100'e yakındır. Malin melanom her yaşta ortaya çıkabilir, ancak en sık 20 - 70 yaş arası görülür. Hastaların %25'i 40 yaş altındadır. Kadınlarda en sık diz altında, erkeklerde ise sırtta görülür.


Erken tanı hayat kurtarıyor








Her bireyin aylık periyodlarla kendi benlerini muayene etmesi çok önemli. Bu muayene sırasında saptanan bende asimetri, sınır düzensizliği, renk değişikliği (benin birden çok renk içermesi), belirgin büyüme, iltihabi reaksiyon ya da kanama cilt kanserine işaret edebilir. Erken evrede malin melanom asimetrik, açık - koyu kahverengi veya siyah renk gölgelenmeleri içeren, keskin olmayan sınırlı bir lekedir. Klinik olarak bu evrede yakalanması yaşamı kurtarır.
Melanomların çoğunluğu başlangıçtan itibaren melanom olarak başlar ve büyürse de bir bölümü daha önceden var olan benler üzerinde gelişir. Bu nedenle vücudumuzdaki benlerin yerini ve biçimini bilmemiz, üzerinde oluşabilecek herhangi bir değişikliği erken saptamamız için gerekli.


Son 15 yıl içinde malin melanom riski yaklaşık 2 kat artığı için yeni tanı yöntemleri de geliştirildi. Bunlardan biri de dijital dermatoskopi. Dermatoskopi deri yüzeyi mikroskopisidir ve benler ile pigmentli diğer lezyonların tanısında kullanılır. Bu yöntemde yağlanmış deri yüzeyi ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop, kulak muayenesinde kullanılan otoskoba benzer. Bu yöntemle vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonları belirlenir. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınır ve kaydedilir. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanır. Aynı zamanda dijital dermatoskop, bende izlenen şüpheli değişiklikleri matematiksel olarak hesaplayarak malin melanom riskini gösteren bir indeks de oluşturur. Bu indeks tanıda ve tedavinin planlanmasında yardımcıdır.


Malin melanomun çeşitleri


1- Yüzeysel yayılan malin melanom: Melanomların %70'i bu tiptedir. Bozuk para büyüklüğünde yassı plak şeklinde veya düzensiz keskin olmayan sınırlıdır. Kahverengi, gri, mavi, siyah ve beyaz olmak üzere çeşitli renkler birbirinin içine girmiştir.
2- Nodüler malin melanom: Tüm melanomların %15'idir. Derinlemesine büyüme hızı çok hızlıdır. Mavi, gri, kahverengi yarı küresel nodüllerdir.
3- Akral lentiginöz malin melanom: %7 oranında el - ayak ve tırnak çevresinde bulunurlar. Dış görünümü küçük yaşlılık lekesi (lentigo) benzeri siyah - kahverengi leke, yassı renkli nodül veya pigment (renk hücresi) içermeyen tümör şeklinde olabilir.
4- Lentigo malin melanom: Genellikle yaşlı kişilerin güneş gören yüz bölgesinde düzensiz, keskin olmayan sınırlı, ön planda siyah lekeler içeren, farklı kahverengi tonlarda lekelerdir.

Brittany Lietz 20 Yaşında Cilt Kanseri oldu..

Geçen Ocak ayında 21 yaşındaki Brittany Lietz, diğer güzel kadınlarla birlikte Las Vegas'taki Aladin Resort and Casino'da sahneye çıktı. Hepsi de Amerika Güzeli olmak istiyordu. Sonunda kazanamadı, hatta finalistler arasında bile değildi. Yine de o gece kendisi için bir başarıydı. Çünkü 2006 Maryland Güzeli Brittany, okul harçlığını çıkarmak üzere başladığı yolda amacını inanılmaz hikayesini insanlarla paylaşmaya ve hayat kurtarmaya adadı.
Sadece bir yıl önce Brittany, cilt kanserinin en tehlikeli türü olan melanoma hastalığından kurtulmak için bir dizi ameliyat geçirdi. Bu kanser türü son yıllarda 20-30 yaş arasındaki kadınlar arasında çok sık görülüyor. Amerikan Kanser Topluluğu'nun bildirisine göre 20-29 yaşları arasındaki kadınlarda görülen en yaygın ikinci kanser türü bu.
"15 yıl önce dermatolog diplomamı aldığımda, kanser bir yaşlı hastalığıydı" diyor New York Mount Sinai Tıp Okulu Klinik Dermatoloji Profesörü James Spencer. "Bugünse, geçtiğimiz ay 20'li yaşlarında bir kızı tedavi ettiğimi söyleyebilirim."
Cosmo'nun da dediği gibi pek çok uzman, güneşlenmenin ve solaryum merkezlerinde bronzlaşmanın yaygınlaşması sonucu cilt kanserinin de arttığı konusunda hemfikir.
Brittany'nin de onlara katılması için çok önemli bir sebebi var. Kendisine melanoma 1B teşhisi konduğu sırada (yani kanserli hücreler cilde yayıldığı evrede) Brittany üç yıldır solaryum salonlarında cildini yakıyordu. Şimdi kanserden kurtuldu ama tedavilerden bıkmış bir halde ve kendisini bronzlaşmanın tehlikeleri konusunda panolarında Amerika Güzeli olarak yer alan ayaklı bir duyuru gibi görüyor. "Ameliyatlarımın ardından" diye söze başlıyor, "Bu unvanın önemli bir platform olabileceğini fark ettim."

Bronzlaşma Tutkusu
Brittany, dar yüz hatlarına sahip, açık mavi gözlü ve şu sıralar oldukça solgun bir cilde sahip, tam bir sarışın. Hikayesini anlatırken kanserin tehlikelerinden bahsederken bile sesinde sakin, vurgusuz bir ton var.
"Ne zaman bronzlaşmaya başladığımı hatırlıyorum" diyor Brittany. "2002 yılıydı ve 17 yaşında bir lise öğrencisiydim. Doğduğum şehir Maryland'de mezuniyetime hazırlanıyordum. Beyaz bir elbise giyecektim ve bronz bir tenle harika duracağını düşündüm. İlk kez bir solaryum salonundan içeri girdim." Söylediğine göre kendisi büyürken ailesi de güneşlenme konusunda sık sık uyarıda bulunurmuş.
"Brittany çocukken öyle solgundu ki her zaman cildinden endişe duyardım" diye anlatıyor annesi Nancy Lietz. "Ailece sürekli koruma faktörlü krem kullanır, şapka takar ve asla güneşin altında yatmazdık." Tüm bu önlemlere rağmen Brittany çocukken çok ciddi şekilde güneş yanığı olmuş. "Gölgede, korumalı krem kullandığım ve şapka taktığım halde" diye ekliyor kendisi de.
Maryland, Annapolis'ten Brittany'nin doktoru Beth Diamond "Bu erken yaştaki güneş yanığının onun hücrelerinin melanoma olacak kadar neden hassaslaştığını açıklıyor" diyor. "Çocukken alınan güneş yanıkları melanoma riskini çok artırır" diye uyarıyor Dr. Diamond. Tabii solaryumun da aynı etkiyi yaptığını da sözlerine ekliyor.
Fakat Brittany ilk kez bir solaryum salonuna gittiğinde bunun farkında değildi. Sadece tıpkı arkadaşları gibi kendisinin de yanık tenli çok hoş göründüğünü düşündü. "Medya da yanık teni sağlıklı ve çekici olarak gösteriyor, ben de bunun bir parçası olmak istedim" diyor.
Mezuniyet bittikten sonra da Brittany bronzlaşmayı sürdürdü. Bu seanslar zaman zaman yanıklara da sebep oldu. Pek çok kişinin bildiğinin aksine solaryum yatakları da güneş gibi UV ışınlarından kaynaklanan yanıklara sebep oluyor diye açıklıyor Dr. Spencer. Brittany neredeyse moraracak kadar yandığını itiraf ediyor ve sonraki iki buçuk yıl boyunca solaryum seanslarını sekiz dakikadan 25 dakikaya, haftada ikiden de dört sefer çıkardığını anlatıyor.
"Geriye dönüp baktığımda neredeyse bir bağımlı gibi görüyorum kendimi. UV ışını altında olmaktan bir çeşit mutluk duyuyordum" diye anlatıyor. Abartmıyor olabilir: Yapılan bir araştırmada UV ışınlarının, uyuşturucu bağımlılarınınkiyle aynı bağımlılığı yarattığı tespit edilmiş.
Annesi onu vazgeçirmeye çalışmış, özellikle de Brittany'nin ten rengi konusunda ikna olmadığını görünce. Bu tıpkı anoreksi hastalarının zayıflıklarının farkına varmamalarına benziyor. "Brittany 'Çok solgunum' diyordu, ben de ona 'Saçmalama! Öyle koyusun ki kendini göremiyorsun!' diye cevap veriyordum."

Ciddi Sonuçlar
Baltimore'un dışındaki Towson Üniversitesi'ndeki ikinci yılında ciltteki hasar kendini göstermeye başlamış. İlk olarak Brittany'nin annesi kızının cildinin sürekli soyulduğunu fark etmiş. Daha sonra ailece 2004 yazında, Brittany 19 yaşındayken yaptıkları bir tekne seyahatinde kızının sırtındaki tuhaf görünümlü beni fark etmiş.
"Bu kanserin en başıydı" diye hatırlıyor doktorunun kendisine söylediğini. Asimetri, sınırlarda belirsizlik, renk değişimi ve kurşun kalem silgisinin çapından daha büyük bir ben. Onun beni bozuk para boyunda ve kırmızıymış. Yine de Brittany bir dermatologa görünmeyi ihmal etmiş. "Cilt kanserinde sorun, kendinizi hasta gibi hissetmemeniz" diyor, "ben de iyi olduğumu düşünüyordum. Bronzlaşmaya çalışan pek çok genç kadın gibi O da kanser riskini pek ciddiye almamış ve solaryum salonunu haftada birkaç kez ziyaret etmeyi sürdürmüş.
Dokuz ay sonra sırtındaki ben sutyen askısına takılıp kanamaya başlamış. Böylece Brittany Dr. Diamond'a muayene olmaya karar vermiş. "Basit bir kesik olduğunu ve geçeceğini düşündüm" diyor. Fakat Dr. Diamond ilk bakışta tehlikeyi anlamış ve ameliyat için ertesi güne randevu vermiş, aldığı beni de hemen patolojiye göndermiş. Ameliyat lokal anesteziyle yapıldığı halde acı verici olmuş. Doktorlar tüm beni alabilmek için çok derine girmek zorunda kalmış.
Ardında korkutucu teşhis konmuş: Melanomanın 1B adı verilen aşaması. Yine de bir şekilde şanslıymış hasta; kanser daha derine inseymiş vücudundaki diğer organlara yayılmasını engellemek için kemoterapi ve radyasyon tevdisi gerekebilirmiş. "Bunu duyduğumda kendime böyle bir şeyi yaptığım için çok kızdım" diyor Brittany.
Beş yıllık erkek arkadaşı Joe Cicala o günleri şöyle anımsıyor: "Brittany doktordan çıktıktan sonra bana geldi. Ağlıyordu. O anda durumun ne kadar ciddi olduğunu anladım." Kişi lise yıllarından beri beraber ve Brittany Joe'nun kendisine bronzlaşmaktan vazgeçmesini söylediğini hatırlıyor. Yine de sonucun bu kadar ciddi olabileceğini düşünememiş.
Bu ben yalnızca başlangıçmış. Teşhisten birkaç gün sonra Brittany'nin doktoru tüm vücudunu kontrol etmek istemiş. Çünkü melanoma olan bir hastanın vücudunda bunun yayılma olasılığı çok fazla. Sonraki iki ay boyunca diğer tuhaf görünüşlü benlerden kurtulmak ve onların biyopside incelenmesi için 15 ameliyat daha geçirmiş. Toplam ameliyat sayısıysa 26'dan fazla. "Neyse ki diğer benler kanserli hale gelmemişti fakat hepsi de kanser öncesi durumdaydı, yani kansere dönüşme olasılıkları çok yüksekti" diyor Brittany.

Bitmeyen Hikaye
Brittany'nin taşıdığı yaralar hem fiziksel hem de ruhsal. Geçirdiği ek çok operasyon vücudunda kurşun kalem silgisi derinliğinden 7 cm derinliğe kadar pek çok iz bırakmış. İlk geçirdiği operasyondan kalan 20 cm'lik yarayı saymaya bile gerek yok. "Dizimde, belimde, kalçamda ve dizimde yaralar var" diyor Brittany. "Bazen biyopsi sonuçları doğrultusunda iki üç kez aynı yeri açıp tüm kanser öncesi dokuyu temizledikleri oldu."
Söylediğine göre cilt kanseri fiziksel zararları dışında insanı hayat boyu rahat bırakmayacak bir korku yaratıyor. "Ameliyattan sonra iyileşiyorsunuz ama yine de melanomanın yeniden belirme riski çok yüksek ve üstelik beyin tümörü olasılığı da var." Teşhisten sonraki ilk birkaç ay en zoru: Brittany kanserin yayılmadığından emin olmak için lenf testi yaptırmış, akciğerlerine bakılması için röntgen çektirmiş, pek çok biyopsi ve sonogram gerekmiş.
O şimdi iyi ancak cilt kanseri beklenmedik bir hastalık. Şimdiden tetikte olmak için cildini sürekli kontrol ediyor ve altı ayda bir doktor muayenesine gidiyor.

Büyüyen Salgın
Melanoma hakkındaki istatistikler oldukça dikkat çekici. Öyle ki bu hastalık yeni kanserlerin yüzde dördünü oluşturuyor ve cilt kanserinden ölümlerin dörtte üçünden sorumlu. Diğer türleri, temel hücre ve skuamöz hücre metastaz yapmıyor ve öldürücü de değiller. Amerikan Kanser Birliği her yıl bu iki kanser türünde 1 milyon yeni vaka tespit edildiğini söylüyor.
"Her üç türdeki kanser de geçtiğimiz on yıl içinde çok yaygınlaştı" diye açıklıyor Weill Cornell Tıp Okulu Dermatoloji Başkanı Richard D. Granstein. Melanoma bir istisna değil: 1980'den bu yana melanoma her yıl yüzde üç artmış.
Bu büyümenin sebebi de hem ozon tabakasının incelmesi sonucu güneşten gelen UV ışınları hem de daha önce de belirttiğimiz gibi solaryumdan alınan UV ışınları.
Kanıt öylesine güçlü ki Sağlık Bakanlığı açık havada ya da iç mekanda alınan UV ışınının kanserojen olduğuna şüphe yok. "Bilimsel araştırmalar cildin yanmasının kansere sebep olduğunu kanıtlıyor" diye açıklıyor Yale Tıp okulu Dermatoloji ve Cerrahi Profesörü David. J. Leffell. "Sigara ya da alkol satın alacak yaşa gelmeyen çocuklar bile solaryum salonlarına gidiyor." Brittany'nin teşhis sonrası yaşadıkları da kendisine yeni bir yol çizmesine sebep olmuş. Liseyi bitirdiğinde doktor olmak isterken hastalıkla mücadeleden sonra pediyatrik onkoloji hemşiresi olarak hastalıkla mücadele etmeye kara vermiş.

ŞAŞIRTICI GÜNEŞ GERÇEĞİ 1
Dışarıda Egzersiz Yapmak Kanser Riskini Artırır
Yeni bir araştırmaya göre açık havada antrenman yapan maraton koşucularının her üç cilt kanseri türüne de yakalanma riski yüksek.
Daha fazla araştırma gerektiren bir rapor daha: Yoğun antrenman bağışıklık sistemini zayıflatabilir bu yüzden de vücudunuz cilt kanserine sebep olan hücre bozulmalarıyla savaşamaz hale gelir diyor araştırmanın başyazarı Christina M. Ambros-Rudolph.
Yine de ölçülü şekilde egzersiz yapan kadınlar risk altında değil. Bilim adamları terleme sonucunda UV ışınlarının cilde daha kolay nüfus edebileceğini söylüyor. Elbette koşucuların da yüksek korumalı güneş ürünleriyle antrenman yapması gerekiyor.
Dip not: Ne şekilde egzersiz yaparsanız yapın güneşe çıkarken en az 15 korumalı bir ürün kullanın.

ŞAŞIRTICI GÜNEŞ GERÇEĞİ 2
Doğal Koyu Ten Rengi Risk Faktörüdür
Yanlış anlaşılmasın: Hiç kimsenin cilt kanserine karşı bağışıklığı yoktur. Miami Üniversitesi Tıp Okulu tarafından geçen yıl yapılan bir araştırma koyu tenli ırkların UV ışınlarını yansıtma özelliği sayesinde melanoma olma riski daha az olsa da onlardaki hastalık daha geç teşhis ediliyor.
Neden? Çünkü melanomaya yakalanacaklarını tahmin etmiyorlar ve koyu tenli oldukları için güneş koruması kullanmıyorlar, ciltlerini muayene ettirmiyorlar ve/veya koyu lekeleri fark etmekte zorlanıyorlar diye açıklıyor araştırmanın yazarlarından doktor Robert S. Kirsner. Sonuç olarak da teşhis gecikiyor ve hatta melanoma öldürücü hale gelebiliyor.
Renginiz ne olursa olsun güneşten daima korunun ve cilt renginizin sizi doğal olarak koruyacağı gibi yanlış bir kanıya kapılmayın.

ŞAŞIRTICI GÜNEŞ GERÇEĞİ 3
Sadece Çocukluktaki Güneş yanıkları Kansere Sebep Olmuyor
Çocukluğunuzda güneş yanığına maruz kaldığınız için artık güneş koruması kullanmanızın yersiz olduğunu sanmayın çünkü cildiz zaten zedelenmiş durumda. Cilt hasarları giderek artar, bu da demek oluyor ki güneşe ne kadar korumasız şekilde maruz kalırsanız kanser riski o kadar artar.
"Çocukluktaki su toplamaya neden olacak en ufak bir güneş yanığının bile ergen yaşlarda melanoma riskini ikiye katladığını biliyoruz" diyor Yale Tıp Okulu Dermatoloji profesörü David J. Leffell. "Ayrıca güneş yanıkları her yaşta cilt hücrelerinde kanser mutasyonlarına yol açabilir ve bu mutasyonlar arttıkça risk de artar."

ŞAŞIRTICI GÜNEŞ GERÇEĞİ 4
Gözlerinizin de Korunmaya ihtiyacı Var
Gözde cilt kanseri korunmasız şekilde UV ışınlarına maruz kalındığında ortaya çıkar. Gözlerinizi, büyük, güneş ışınlarının yanlardan girmesini engelleyecek gibi çepeçevre saran gözlüklerle koruyun diye öneriyor Ohio'daki Waterloo Üniversitesi Optometri Fakültesi yardımcı Profesör Ralph Chou. Seçeceiniz gözlükte yüzde 100 UV koruması özelliği olmasına dikkat edin ki hem UVA hem de UVB ışınlarını filtre edebilsin.

ŞAŞIRTICI GÜNEŞ GERÇEĞİ 5
Saçlarınız Bazı Şeyleri Saklıyor Olabilir
Mesela kafa derinizdeki cilt kanserini. Buradaki kanser, vücudun diğer bölgelerindekilere göre çok daha saldırgandır. Sebebi de çoğu zaman temel hücreden daha tehlikeli olan skuamöz hücre oluşumuna meyilli olması. Yine de bunarlın ikisi de melanoma kadar öldürücü değiller diye anlatıyor UCLA Dermatoloji profesörü Andrew Kaufman

Köpeğinizi Koruyun
Köpekler de cilt kanseri riskiyle karşı karşıyadır, özellikle de skuamöz hücreyle. Açık pigmentli cilde sahip köpeklerde risk daha da yüksektir. Dört ayaklı dostunuzu bu hastalıktan korumak için güneş altında uzun saatler dolaşmasına izin vermeyin.

Dermatologunuzdan Randevu Alın
Şüpheli bir ize rastlarsanız hemen bir doktora görünün. İhmal etmek çok daha ciddi sonuçlara yol açacaktır.
* Daha önce muayene olduğunuz bir dematologu tercih edin. Yeni hastalar için ilk randevuyu almak daha güç olur ve doktorun ilk görüşte sağlıklı bir muayene yapabilmesi de zorlaşır.
* Eğer randevu almakta zorlanıyorsanız doktorun sekreterine "Endişeleniyoruz, sanırım ciddi bir durum" gibi cümleler kurun. Size bir randevu ayarlayacaktır.
* Lekeyi detaylı şekilde tarif edin. Sadece "garip" demeyin, kanayıp kanamadığını, renkli olup olmadığını vurgulayın. Bu işaretler hayati önem taşıyabilir.

"Güneş Koruyucu Ürünler Her Mevsim Kullanılmalı"
JFK Hastanesi'nden Dermatolog Eda Kumbasar, cilt kanserinden korunmak için güneş koruyucuları doğru kullanmak gerektiğini söylüyor.
"Güneş koruyucuların etkisi yarım saatte baslar ve 3-4 saatte biter. Her ne kadar
suya dayanıklı oldukları düşünülse de yine de her suyla temastan sonra tekrar edilmeli. Bu ürünler sadece yaz aylarında değil, diğer mevsimlerde de kullanılmalı. Kışın kapalı havalarda bile UV ışınlarının bulutlardan geçtiği filtre edilmediği unutulmamalı. Özellikle ofis ortamında çalışan kişiler için bilinmesi gereken UV ışınlarının camdan geçtiği ve UV hasarının oluştuğudur. Güneş alan kapalı mekanlarda da bu yüzden mutlaka güneş koruyucular kullanılmalı. Yaz aylarında 11-15 saatleri arası güneşe çıkılmamalı. Şapka, UV filtreli güneş gözlükleri ve koruyucu giysiler giyilmeli. Deri kanserinden korunmanın en
önemli yolu ilk 18 yaşına kadar güneşten korunmaktır. Çocukluk çağında alınan UV hasarı, su kabarcıklarıyla giden 2. derece yanıklar, tekrarlayan güneş yanıkları, solaryuma girmek deri kanseri riskini arttırır. Hem erişkinlerin hem de çocukların güneşten korunmaları deri kanserini önlemede gerekli."

Kanser için en büyük adım

Bağışıklık sistemindeki T hücrelerini yenileyen bilim adamları, en tehlikeli kanser türlerinden biri olan melanoma tümörünü küçültmeyi başardı

ABD Ulusal Kanser Enstitüsü bilim adamları, bağışıklık sistemindeki T hücrelerini yenileyen yeni bir yöntemle melanoma (en tehlikeli cilt kanseri türü) tümörünü küçülttü. Ciddi melanoma hastalarında başarı elde eden araştırmacılar, yeni tedavi yönteminin, diğer kanser türleriyle enfeksiyon hastalıklarında ve AIDS'te etkili olabileceğini belirtti.

Bağışıklık yenilendi

Yeni tedavi yönteminde, hastadan alınan T hücrelerini (hastalıklarla savaşan hücreler) laboratuvar ortamında çoğaltan araştırmacılar, çoğalttıkları T hücrelerini tekrar hastaya transfer ederek bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağladı. Standart tedaviye duyarlılık göstermeyen ağır melanoma hastalarında, yeni yöntemin etkili bulunduğu ve bunun bağışıklık sistemini yenileme amacını güttüğü belirtildi.

Vücudun bağışıklık sisteminin belli oranda T hücrelerini salgıladığına değinen uzmanlar, bazen bu T hücrelerinin ağır hastalığa karşı etkili olamadığını, T hücrelerinin çoğaltıldıktan sonra tekrar hastaya verilmesiyle bağışıklık sisteminin hastalığa karşı savaşmasının sağlanabildiğini bildirdi. T hücrelerinin sayısının çoğaltılmasıyla aktif T hücreleri oranının da artırılabildiği kaydedildi. Ulusal Kanser Enstitüsü uzmanlarından Steven Rosenberg, grip olan bir insanda T hücrelerinin yüzde 3'ünün aktif olarak savaşabildiğini, yeni tedavi sisteminde ise bir hastada T hücrelerinin yüzde 90'ının aktif duruma getirilebildiğini belirtti.

Tümörler yok oldu

Çoğaltılan T hücrelerini hastaya transfer etmeden önce vücudun yeni hücreleri reddetmesini önlemek için hastalara kemoterapi uygulandı. Araştırma sonunda 13 hastanın 4'ünde birçok tümörün küçüldüğünü gözleyen uzmanlar, 6 ayrı denekte ise bazı tümörlerin gelişmesinin durduğunu saptadı.

Tüm hastalarda yeni tedavi yönteminin 2 ile 21 ay içinde etkili olduğu belirlendi. Deneklerin birinde melanoma tümörlerinin yüzde 95'inin gerilediği, diğer bir hastada ise tümörlerin yüzde 99'unun 7 ay içinde yok

olduğu gözlendi.







MS'de korkutan iddia

İngiliz nörolog Christopher Hawkes'ın, Multipl Skleroz (MS) hastalığının cinsel ilişki yoluyla bulaştığı iddiası tıp dünyasına bomba gibi düştü. Bazı vakaların çocukluk çağındaki cinsel taciz kaynaklı olabileceğini ileri süren Hawkes büyük tepkilere neden olurken, MS Cemiyetleri ve bu konuyla ilgili diğer uzman kuruluşlar bunun bir spekülasyon olduğunu belirterek Doktor Hawkes'ı yaylım ateşine tuttu. Bir bilim dergisinde bu konuyla ilgili makalesi yayınlanan Hawkes yazısında, hastalığın erkeklerden ziyade aynı yaş grubundaki kadınlarda görüldüğünü ve bu gruptaki kadınlarında seks konusunda daha rahat tavırlar içinde olduklarını belirtmişti

Malign melanoma

Deri kanseri türleri arasında en ciddi olanıdır. Deriye rengini veren melanositler buna sebep oluyor. Aslında bunlar herkeste var. Dolayısıyla neden bazı insanlarda kansere sebep oluyor da bazılarında olmuyor çok bilinmiyor. En büyük belirtisi vücutta bulunan benlerden her hangi birinin renginde, büyüklüğünde veya şeklinde meydana gelen bir sıra dışı değişim... Bunun için derimizdeki değişimleri gözlemlemeli ve en küçük şüphede bir dermatoloğa gitmeliyiz. Dermatologlar vücuttaki tüm benleri gözlem altına alabiliyorlar. Fotoğraflarını çekip bilgisayar ortamında karşılaştırma yaparak sıra dışı durumları yakalayabiliyorlar. Bunlar vücudun her yerinde görülebiliyor. Burun, ayak, el, tırnak altı, sırt, boyun gibi... Her durumda benin tamamı alınarak bir biyopsi yapılması gerekiyor. Sonuç malign melanoma çıkarsa bu sefer melanomanın kalınlığı, derinliği, deride yerleştiği yer gibi özellikler önem kazanıyor. Her halükârda cerrahi müdahale kaçınılmaz. Daha sonra lenf bezelerinin durumuna göre yeni kararlar alınıyor, tedavi buna göre şekilleniyor. Melanoması olanlarda melanomanın tekrarlama ihtimali yüksek. Ayrıca bu kişilerin yakın akrabaları da tetikte olmalı. Güneşe çıkmak zararlı. İç organlara sıçraması durumunda hayati tehlike büyük.

Neye bakılacak?

Asimetri: Benin bir yarısının diğer yarısına benzememesi...

Kenar düzensizliği: Benin kenarlarının düzgün olmaması, girintili-çıkıntılı olması...

Renk: Benin renginin tek olmaması, düzensizlik göstermesi. Siyah, kahve, kırmızı, mavi veya beyaz renkler görülmesi...

Çap: 6 mm.den büyük olması. Bunun için kurşun kalemin arkasını değdirdiğinizde benin dışarı taşmaması gerekir.


Hastalığın safhaları / evreleri (stages): I ve II. evrelerde cerrahi müdahale yeterli oluyor. III ve IV. evrelerde cerrahi müdahalenin yanı sıra immünoterapi, biokemoterapi ve/veya radyasyon terapisi uygulanabiliyor. I. evre kanser kalınlığı 1.5 mm'den az ve epidermis/üst dermis arasında yerleşik. II. evre kanser kalınlığı 1.5 - 4 mm. arasında ve alt dermise sıçramış durumda. III. evre kanser kalınlığı en yakın lenf bezelerine sıçramış ve uydu tümörler oluşmuş durumda. IV. evrede organlara ve uzak lenf bezelerine de sıçrama yapmış durumda.

Cilt kanseri

Cilt kanserinin sadece Amerika’da yılda bir milyondan fazla yeni vakayla salgın boyutlarına ulaştığını
dikkat çeken Mayo Clinic uzmanları sıcak yaz günlerinin kendini hissettirmeye başladığı bugünlerde, açık
havaya çıkarken mutlaka koruyucu kıyafetler ve kremler kullanılması gerektiği konusunda uyarıyor.

Kansere yol açan cilt hasarlarının özellikle çocukluk döneminde meydana geldiğini, bu nedenle de çocukları
güneşten korumanın çok önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar “Cilt kanserinden korumanın en kolay yolu
düzenli olarak cildin kontrol edilmesidir. Çoğu cilt kanserinin çıplak gözle önceki güneş yanıklarından dolayı
kanser riski taşıyan kişilerin mutlak doktora gözetiminde olması gerekmektedir” dediler

Melanoma tipi kanser tanısı ve belirtileri

Melanoma tipi deri kanseri erken tanınabilir mi ?

Melanoma tipi deri kanserinin erken tanısı mümkündür. Önemli olan kişinin hekime başvurduğu rutin kontrollerde, bu konuda deneyimli bir sağlık personeli tarafından görülmesidir. Amerikan Kanser Cemiyeti, kanser ile ilişkili rutin kontrollerin 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra her yıl yapılmasını önermektedir.
Aynı zamanda kişinin kendi kendini her ay düzenli olarak deri muayenesi yapması da çok önemlidir. Vücutta bulunan ben, çil ve diğer lekelerin şekil, yapı ve renklerini bilmek, bu yapılarda oluşması olası değişiklikleri fark etmek açısından oldukça önemlidir. Boy aynası kendi kendine muayenede kullanılacak en önemli yardımcıdır. Görülmesi zor olan bölgeler için ayrıca küçük bir el aynası kullanılabilir. Bu muayenede vücudun zor görülen yerlerin görülmesinde bir başka kişi yardımcı olabilir. Avuç içleri, ayak tabanları, sırtın altı, bacakların arkası dahil bütün bölgeler muayene edilmelidir. Değişiklik olduğu düşünülen bir bölgeyi doktora göstermek faydalı olabilir. Arkadaşlar veya aile üyeleri de birbirlerinde gördükleri çil, ben veya lekelerdeki değişiklikleri birbirlerine söyleyebilirler. Ayrıca erkeklerde her 3 melanomanın 1 tanesinin sırtta oluştuğu unutulmamalıdır.
Derideki küçük lekelerin boyut, şekil ya da renk değişiklikleri dikkatle değerlendirilmelidir. Deride yanma tarzında hassasiyet, şişlik, lekeli görünüm ya da başka bir değişiklik olup derinin görüntüsünde kişide kanser belirtisi olabileceğine dair bir his oluşabilir. Deride pullanma, kabuklanma olabilir; sızdırma ya da kanama görülebilir. Bölge kaşıntılı, ağrılı yada hassas olabilir. Kızarıklık ve şişlik gelişebilir. Bu tür şikayetlerin genellikle kanserle ilişkisi olmadığı bilinmeli, fakat doktora da bu konuda danışılmalıdır.
İyi huylu benlerin melanomaya dönüşme riskinin olması nedeni ile melanoma ile normal bir ben arasındaki farklar bilinmelidir. Fakat bu farkları her zaman kolaylıkla anlatmak mümkün olmadığından şüpheli bir durumda mutlaka doktora başvurun.
Normal bir benin genellikle her tarafı eşit renkte olup; renkleri kahverengi, koyu sarı yada siyah olabilir. Benler deri ile aynı yüzeyde düzgün olabileceği gibi kalkık da olabilir. Oval veya yuvarlak şekilli olabilirler. Çapları çoğunlukla 6 mm’den küçüktürler. Ben doğumda var olabilir, çocukluk ya da erken gençlikte ortaya çıkabilir. Özellikle güneşe maruz kalan yerlerde birkaç ben aynı zamanda ortaya çıkabilir. Bir ben oluştuktan sonra, genellikle boyutunu, rengini ve şeklini korur. İnsanlar yaşlandıkça benlerin rengi solup kaybolabilir. İnsanların çoğunda benler vardır ve bunların çoğu zararsızdır. Ancak bir bende meydana gelen değişiklikleri özellikle melanoma açısından bilmek önemlidir. Melanomanın kişi tarafından tanınabilmesi için önemli noktalar aşağıda kısaca anlatılmaktadır.
Melanomanın belirti ve bulguları :

Normal bir ben, melanomadan ABCD kuralı ile ayrılır. ABCD kuralı belli özelliklerin ingilizce baş harflerinden oluşmaktadır. [A: asimetri, B: sınır (border), C: renk (color), D: çap (diameter)].
Asimetri : Benin bir yarısının diğer yarısından daha büyük olmasıdır.
Sınır düzensizliği :Benin kenarlarının düzensiz olmasıdır.
Renk: Ben üzerindeki renk eşit değilse; ben üzerinde yama tarzlı siyah, kahverengi, bronz ve bazen mavi, kırmızı ya da beyaz alanlar bulunması önemlidir.
Çap: Ben 6 mm’den büyük ise önemlidir. Ancak son yıllarda bilinçlenme ve erken tanı sayesinde hekimler 3-6 mm arasında melanomalara da rastlamaktadırlar. Bunu da akılda tutmak gereklidir.
Melanomanın diğer önemli bulguları arasında boyut, şekil ve renk değişikliği bulunur. ABCD kuralı melanomaların hepsi için geçerli değildir. Bu nedenle benleri iyi gözlemek ve değişiklikleri farketmek önemlidir.
Melanoma tanısı nasıl koyulur ?

Derinin bir bölümündeki anormal bir görüntü nedeniyle deri kanserinden şüpheleniliyorsa, bu durumun deri kanseri veya derinin diğer hastalıkları ile ilişkili olup olmadığının anlaşılması için hekime başvurulmalıdır. Doktor tarafından tanı konması için gerekli muayene, bilgi toplanması ve tetkikler yapılacaktır.
Hikaye ve Fizik Muayene: İlk etapta genellikle tıbbi hikaye alınır. Doktor olasılıkla yaş, derideki hastalığın ilk defa ne zaman oluştuğu ve zaman içinde değişip değişmediği gibi bazı sorular sorabilir. Aynı zamanda deri kanseri sebebi olabilecek etkenlerle daha önce karşılaşılıp karşılaşılmadığı, ailede deri kanseri olup olmadığı da sorulabilir. Fizik muayene sırasında; deri hastalığının büyüklüğü, şekli, rengi ve bu bölgenin dokusu ile burada kanama yada soyulma olup olmadığı incelenecektir. Ayrıca vücudun diğer bölümleri de deri kanseri ile ilişkili olabilecek diğer hastalıklar yönünden de incelenecektir. Doktor, başta hastalıklı deri bölgesi yakınında bulunanlar olmak üzere kasık, koltuk altı ve boyundaki lenf düğümlerini de muayene edecektir. Büyümüş lenf düğümleri melanomanın yayılmış olabileceğinin habercisi olabilir.
Deri biyopsisi: Eğer doktor melonomadan şüpheleniyorsa, şüpheli bölgeden mikroskop altında incelenmek üzere parça almayı önerecektir. Bu işleme deri biyopsisi adı verilir. Deri biyopsisinin alınabilmesi için çeşitli yöntemler vardır. Hangi yöntemin seçileceği, deri kanserinin vücuttaki yerine ve boyutuna göre değişir. Biyopsi sonucunda deride iz kalır. Değişik metodlar değişik izler bıraktığından biyopsi öncesinde doktorunuza biyopsi ve bırakacağı iz konusunda danışabilirsiniz. Deri biyopsisinin tüm örnekleri mikroskop altında incelenir. Deri örneği, mikroskopta doku örneklerini inceleyerek tanı koyma konusunda eğitimli olan bir patoloğa gönderilir. Bütün deri biyopsileri, biyopsi alınacak olan bölge uyuşturularak yapılır. Biyopsi sırasında ince bir iğnenin batması ile birlikte bir dakikadan az süren bir basınç hissi ve ağrı olmaksızın hafif yanma hissedebilirsiniz. İşlemin iz dışında ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır.
Melanoma deri kanseri nasıl evrelendirilir ?

Evrelendirme işlemi, bir kanserin yaygınlığının belirlenmesidir. Bu işlemde tümörün boyutunun yanında diğer organlara yayılım durumuda belirlenir. Evrelendirme, bir kanserin ne kadar yayıldığını özetleyen standart bir yoldur.
Melanomanın evrelendirilmesinde sıklıkla TNM sistemi kullanılır. Bu sistemde her kansere bir T kategorisi, bir N kategorisi, bir de M kategorisi belirlenir. T kategorisinde genellikle tümörün kalınlığı ile birlikte melanomayı kaplayan derinin var olup olmadığı belirlenir. N kategorisinde melanomanın lenf düğümlerine (vücudumuzda enfeksiyon veya kanserlerle savaşta kullanılan, küçük, fasulye şekilli immun sistem hücre toplulukları) yayılıp yayılmadığı ile birlikte aynı zamanda lenf düğümlerine giden yollarda yayılım olup olmadığı incelenir. M kategorisinde uzak organlara yayılım olup olmadığı belirlenir.
TNM evrelendirmesinde tümör, lenf düğümü ve uzak yayılım durumu birleştirilerek değerlendirilir ve evre gruplaması yapılır. Evreler 0 ile IV arasında romen rakamları kullanılarak oluşturulur.
Melanomanın lenf düğümü yada uzak organlara yayılıp yayılmadığı bazı test ve yöntemlerle belirlenir.
Deri biyopsisinin incelenmesi: Mikroskop altında melanomanın boyutlarının ölçülmesi önemlidir çünkü tümörün kalınlığının hastanın sağkalımı ve hastalığın gidişatını belirlediği düşünülmektedir. Deri biyopsi örneğini inceleyen patolog, mikrometre adı verilen ve küçük bir cetvele benzeyen bir aletle mikroskop altında melanomanın kalınlığını ölçer. Bu yönteme Breslow ölçüm yöntemi denir. Melanoma ne kadar ince ise sağkalım ve hastalığın gidişatı o kadar iyidir. Genellikle 1 mm’den derin olmayan melanomaların yayılım şansı çok azdır. Melanoma kalınlaştıkça yayılma şansı artar. Melanomanın kalınlığı aynı zamanda tedavi seçeneğini de belirler. Bir başka sistemde; melanomanın kalınlığı deri katmanlarına yayılımı ile değerlendirilir. Clark derecelendirmesi adı verilen bu sistemde evreler I’den V’e kadar sınıflandırılır. (rakam arttıkça melanoma derinleşir.) Buna göre Clark I’de kanser epidermisde, Clark II’de dermisin üst kısmını kaplamaya başlamış, Clark III’de dermisin üst kısmını tamamen kaplamış, Clark IV’de dermisin altını kaplamış ve Clark V’de cilt altı dokuya geçmiştir. En yeni sınıflandırma sistemi Breslow kalınlık ölçümü sistemi olup bu sistem Clark evrelendirmesinin yerini almıştır. Bu sistem gerek kalınlık ölçümünün daha kolay oluşu gerekse patologun kararına daha az bağımlı olduğundan daha pratiktir. Ancak bazen Breslow ölçümü ile yapılan değerlendirme Clark sistemi ile karşılaştırıldığında, Clark sistemi ile yapılan değerlendirmenin aynı tümör için daha ileri evrede olduğu görülmektedir. Bu nedenle melanomanın deride yaygınlığının değerlendirilmesinde her iki sistemde kullanılabilir.


Uzak organ yayılımını araştıran test ve yöntemler nelerdir?

İnce iğne aspirasyon biyopsisi: İnce iğne aspirasyon biyopsisinde (İİAB), ince iğnesi olan bir enjektör yardımı ile tümörden çok küçük parçacıklar alınır. Bu işlemde kullanılan iğne, damardan kan alınırken kullanılan iğneden daha küçüktür. Biyopsi alanının uyuşturulması için bölgesel anestezi bazen kullanılır. Bu yöntem çok nadiren acı verir ve genellikle yerinde iz bırakmaz. İİAB, şüpheli deri kanserlerinde değil, melanomaya yakın olan lenf düğümlerine kanser yayılımı olup olmadığının gösterilmesi için kullanılır. Bazen özel bir X-ışını tekniği olan bilgisayarlı tomografi eşliğinde kılavuz bir iğne kullanılarak akciğer yada karaciğer gibi iç organlardaki tümörlerden örnek alınır. Eğer doktor melanomanın yayılımından şüpheleniyorsa bu testi yapmayı önerecektir.
Eksizyonel lenf düğümü biyopsisi: Normalden fazla büyümüş olan lenf düğümlerinin deriye açılan ince ve küçük bir kesi yoluyla alınması işlemi olup bölgesel anestezi ile alan uyuşturularak yapılır. Bu işlem genellikle lenf düğümlerinin büyümesi nedeniyle melanoma yayılımından şüphelenilen ancak ince iğne aspirasyon biyopsisinde melanomanın saptanamadığı durumlarda yapılır.
Sentinel lenf düğümü biyopsisi: Bu yöntem yeni ve gelecek vadeden bir yöntem olup henüz standart kullanıma girmediğinden bu konuda tüm doktorlar arasında fikir birliği bulunmamaktadır. Bu yöntemle melanomanın olduğu bölgedeki lenf akımını temizleyen ilk lenf düğümleri tespit edilerek buraya yayılım olup olmadığı saptanır çünkü eğer yayılım varsa öncelikle bu lenf düğümleri tutulacaktır. Bu yöntemde cerrah zararsız mavi bir boya ya da kimyasal radyoaktif bir maddeyi melanoma bölgesine enjekte eder. 1 saat sonra lenf düğümleri kontrol edilerek en yakın lenf düğümü saptanır. Eğer mavi boya kullanılıyorsa boyanma çıplak gözle de görülebilir. Radyoaktif maddenin kullanıldığı durumlarda bir Geiger sayıcısı kullanılır. Sentinel lenf düğümü denilen ve bölgeyi temizleyen ilk lenf düğümü saptanınca, bu lenf düğümü mikroskopik inceleme için çıkarılır. Bu lenf düğümünde kanser varlığı gösterilirse bölgede geriye kalan tüm lenf düğümleri çıkarılır. Eğer sentinel lenf düğümünde kanser yoksa diğer lenf düğümlerinin çıkarılmasına gerek kalmaz. Melanomanın yakınındaki bir lenf düğümü büyümüşse sentinel lenf düğümü aranmaksızın büyüyen lenf düğümüne ince iğne aspirasyonu yada lenf düğümü eksizyonel biyopsisi yapılır.

Melanoma olmayan deri kanserinin tanısı ve belirtileri

Melanoma olmayan deri kanserleri erken tanınabilirler. Deri kanserlerinin erken tanısında herkesin önemli bir rolü olabilir. Amerikan Kanser Cemiyeti, kanser için yapılan kontrolleri 20-40 yaşları arasında 3 yılda bir, 40 yaş ve sonrasında her yıl olarak önermektedir.
Aynı zamanda kendi cildinizi ayda bir kez muayene etmeniz de önemlidir. Vücudunuzdaki ben, çil ve diğer lekelerin şekil, yapı ve renklerini bilmek, bu yapılarda oluşması olası değişiklikleri fark etmek açısından önemlidir. Kendi kendine muayene en iyi bir boy aynası ile yapılır. Görülmesi zor olan bölgeler için küçük bir el aynası kullanılabilir. Bu muayenede sırtın alt bölümü yada uylukların arkası gibi zor görülen yerlerin görülmesinde bir başkası size yardımcı olabilir. Avuç içleri, ayak tabanları, sırtın altı, bacakların arkası dahil bütün bölgeler muayene edilmelidir. Değişiklik olduğunu düşündüğünüz bir bölgeyi doktorunuza göstermek faydalı olabilir. Arkadaşlar veya aile üyeleride birbirlerinde gördükleri değişiklikleri birbirlerine söyleyebilirler.
Melanoma olmayan deri kanserlerinin çeşitli belirtileri mevcuttur. Deride yeni meydana gelen ve büyüyen bir oluşum, leke, noktacık yada çıkıntı veya 3 ay içinde düzelmeyen yanma hissi bu belirtilerden bazılarıdır.
Bazal hücreli kanserler genellikle düz, sert ve soluk alanlar veya küçük, kabarık, pembe/kırmızı, şeffaf, parlak alanlar şeklinde küçük zedelenmeler sonrası kanayabilen oluşumlardır. Bu oluşumların üzerinde gözle görülür düzensiz bir damar olabileceği gibi bunların merkezlerinde çökük bir alan olup bu alan mavi, kahverengi yada siyah bölgeler içerebilir. Geniş bazal hücreli kanserler kaşıntılı olabilir ya da soyulmuş bölgeler içerebilir.
Skuamöz hücreli kanserler büyüyen şişlikler şeklinde genellikle kaba yüzeyi olan yada yavaş büyüyen ve düz kırmızımtrak yamalar içeren oluşumlardır. Sıklıkla ileri yaşta, güneşe maruz kalan bölgelerde iyileşmeyen yaralar şeklinde görülür.
Her iki tip melanoma olmayan deri kanseri de normal deriden çok hafif değişiklikler içeren düzgün alanlar olarak başlayabilir.

Deride değişikliğe neden olabilen diğer kanserler nelerdir?

Kanserlerin önemli bir kısmında hastalığın belirli aşamalarında derinin tutulumuna bağlı ciltaltında şişlikler oluşabilir ve buna cilt metastazı ismi verilir.
Kaposi sarkomları genellikle küçük zedelenme tarzı oluşumlar şeklinde başlayıp sonradan tümör dokusuna dönüşürler.
Deriden başlayan bir lenf kanseri türü olan “mycosis fungoides” bir döküntü tarzında kasıklarda ya da alt karın bölgesinde başlar. Deri allerjilerine yada diğer tip deri irritasyonlarına benzer.
Yumurtalık tümörleri de bazen deri altında şişlikler şeklinde ortaya çıkabilir.
Derinin sarkom adı verilen bir çeşit tümörü deri altında yaygın kitleler şeklinde oluşur.
Merkel hücreli tümörler kırmızı-mor nodüller ya da yaralar tarzında görülebilir, yüzde ya da daha az sıklıkla kol ve bacaklarda oluşurlar.

Melanoma olmayan deri kanseri tanısı nasıl konur ?

Deri kanseri olduğunuz konusunda bir şüpheniz varsa hekiminiz birkaç test yaparak bu hastalığın var olup olmadığını ortaya koyacaktır.
Hikaye ve Fizik Muayene : Genellikle ilk adımda, belirtiler ve risk faktörleri ile ilgili bazı sorular sorarak hastanın tıbbi hikayesi oluşturulur. Doktorunuz büyük olasılıkla yaşınızı, derideki bu problemin ilk defa ne zaman ortaya çıktığını ve boyut yada görüntüsünde bir değişiklik olup olmadığını sorgulayacaktır. Aynı zamanda geçmişte deri kanseri riskini arttıran herhangi bir madde ile karşılaşılıp karşılaşılmadığı ve aileden herhangi bir kişinin deri kanseri olup olmadığı da sorulacaktır.
Doktorunuz; derideki lekenin boyut, şekil, renk ve dokusunu inceleyerek burada kanama, pullanma, sınır düzensizliği olup olmadığını değerlendirilecektir. Vücudun diğer bölgeleri deri kanseri ile ilişkili olabilecek noktalar ve benler açısından değerlendirilir. Cilt lezyonlarına yakın bölgedeki; vücudun iltihabi olaylarında savunma rolünü üstlenen ve bağışıklık sistemine ait hücre topluluklarından oluşan lenf düğümü adı verilen yapılar incelenir. Deri kanserleri lenf düğümlerine yayılabilirler. Böyle bir yayılım olduğunda, lenf düğümleri büyür ve normalden daha sert bir hale gelirler.
Deri Biyopsisi: Eğer doktorunuz melonoma olmayan deri kanserinden şüpheleniyorsa, şüpheli bölgeden mikroskop altında incelenmek üzere parça almayı önerebilir. Bu işleme deri biyopsisi adı verilir. Deri biyopsisinin alınabilmesi için çeşitli yöntemler vardır. Hangi yöntemin seçileceği, deri kanserinin tipine, vücuttaki yerine ve boyutuna göre değişir. Biyopsi sonucunda deride iz kalır. Değişik metodlar değişik izler bıraktığından biyopsi öncesinde doktorunuza biyopsi ve bırakacağı iz konusunda danışabilirsiniz.
Deri biyopsisinin tüm örnekleri mikroskop altında incelenir. Deri örneği, mikroskopta doku örneklerini inceleyerek tanı koyma konusunda eğitimli olan bir patoloğa gönderilir.

Melanoma kanseri (Deri kanseri)

Bütün dünyada deri kanseri en sık görülen kanser tipi olup, kanser nedeniyle meydana gelen ölümlerin % 2’sini oluşturur. Başlıca üç tip deri kanseri bulunur. Bunlar : Skuamöz hücreli karsinom (Melanoma olmayan deri kanseri de denir), bazal hücreli karsinom ve melanomadır.
Bazal hücreli karsinom ve skuamöz hücreli karsinom deri kanserinin en sık görülen iki tipidir. Genellikle iyi seyreden, kanserler içinde en yüz güldürücü sonuçların alındığı kanser tipleridir.
Melanoma ise daha saldırgan seyirli bir deri kanseri olup, diğerlerine göre daha kötü huyludur.
Ultraviyole (UV) ışını, radyasyona maruziyet yada derinin UV ışınına duyarlı olmasının deri kanseri için risk faktörü olduğu bilinmektedir. Bununla beraber maruziyetin tipi (yüksek şiddette, bazen ya da sürekli) ve şekli (devamlı ya da aralıklı) deri kanserinin tipleri için değişik olabilir.
Deri kanserine yatkınlığı olan (kanser öcüsü lezyonların olması, hassas deri tipi) kişilerde, derinin güneşe maruziyetinin azaltılması deri kanserinden korunmada esas temeli oluşturmaktadır.
UV ya da radyasyon maruziyeti ile deri kanserinin önlenmesi konuları gözlem ve çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalara göre melanoma olmayan deri kanserlerinde güneşe maruziyetin bir risk faktörü olduğu ortaya konmuştur. Güneş ışınları ile derisi bronzlaşmayan ancak kolayca yanan kişilerin kanser riski yüksektir.
Ancak koruyucu krem veya giysiler kullanılarak UV radyasyon maruziyetini veya maruziyet süresini azaltmanın melanoma olmayan deri kanserlerinde kanser oluşum sıklığını azaltıp azaltmadığı kesin olarak bilinmemektedir.
Düzenli olarak güneş önleyici kremlerin kullanılmasıyla solar keratoz adı verilen ve skuamöz hücreli karsinomun öncülü olan lezyonların azaldığı ve varolan lezyonların gerilediği gösterilmiştir.
UV radyasyon maruziyeti ile melanomanın ilişkisi net olarak bilinmemektedir. Zaman içinde yavaş yavaş güneş maruziyetine kıyasla aralıklı olarak ani güneş maruziyetinin çok daha fazla hasar verici olduğu düşünülmektedir. Özellikle çocukluk yada gençlikteki güneş ışığına ani maruziyetler çok daha tehlikelidir. Güneş yanıklarına yönelik koruma amaçlı ürünlerin UV radyasyon nedeniyle meydana gelen melanomayı önlemediği saptanmıştır. Yanmaya meyilli deriye sahip olma, fazla sayıda iyi huylu melanostik yada atipik benin olması gibi değiştirilemeyen faktörler de melanoma gelişimi için risk faktörü oluşturmaktadır.
UV radyasyon maruziyetinin azaltılmasında ki en iyi silah; güneşten korunma konusunda eğitim yapılmasıdır. Bu yolla kişiler bilinçlendirilmekte ve deri kanserlerinin gelişim riski azaltılabilmektedir.
Melanoma ile ilişkili olarak kişinin kendi kendini muayenesinin, özellikle riskli kişilerde yararlı olduğunu öne sürmüşlerdir.
Izotretinoin, beta-karoten gibi kimyasal olarak önleyici ajanların etkinliği, melanoma olmayan deri kanseri riski yüksek olan kişilerde değerlendirilmiştir. Kseroderma pigmentozumlu hastalarda yüksek doz izotretinoin’in yeni kanserleri önlediği gösterilmiştir. Ancak; önceden bazal hücreli karsinom nedeniyle tedavi almış olan kişilerde uzun dönem izotretinoin tedavisinin yeni bazal hücreli karsinomu önlemediği fakat ızotretinoin’in yan etkilerinin ortaya çıktığı gösterilmiştir. Daha önceden melanoma olmayan deri kanseri nedeniyle tedavi edilmiş hastalarda uzun dönem beta-karoten kullanılmasının yeni deri kanseri gelişimini önlemede yararı olmadığı saptanmıştır.
Günümüzde antikanserojen olarak popüler bir mineral olan selenyumun da uzun süreli kullanılmasının basal hücreli yada squamöz hücreli karsinomu önlemede ciddi bir etkisi olduğu gösterilememiştir.
yonu gösterdiğini kanıtlanması sağlandı.